top of page

ANORMAL PSİKOLOJİ

  • Uzm. Adem AGBUGA (Makale)
  • 29 Kas 2015
  • 6 dakikada okunur

NORMALLİK-ANORMALLİK

Günlük yaşamda bazı insan davranışlarını normal, bazılarını anormal buluruz. Normal-Anormal ayrımı çoğu zaman zordur. Fakat Psikoloji'de, normal ile anormalin ayrımında davranışın yapıldığı sosyal ortam, davranışın niceliği ve niteliği önemlidir.


Sosyal ortam, içinde bulunulan toplumsal çevredir. Örneğin; bir insan evde tek başına iken kalkıp dans edebilir, aynaya bakıp konuşabilir. Bu normal kabul edilir. Çünkü birey yanlızdır. Birey yanlızken uyacağı pek fazla kural yoktur. Fakat bunları sınıfta yapamaz. Sınıfta yaparsa anormal kabul edilir. Aynı ilke kültür içinde geçerlidir. Bir kültürde normal bir davranış, diğer bir kültür için anormal olabilir.


Davranışın niceliği ve niteliği; bireyin herkes tarafından yapılan bir davranışı sürekli yapması yada hiç yapmaması da anormalliktir. Örneğin; el yıkamak temizlik için gereklidir. İki dakikada bir el yıkamak ise anormalliktir. Gülmek normal bir davranıştır. Bir kimsenin hiç gülmemesi anormalliktir.


TARİHSEL GELİŞİM İÇERİSİNDE NORMALLİK-ANORMALLİK

İlk çağlarda ruhsal hastalıklara cin, peri, şeytan gibi doğa üstü güçlerin neden olduğu düşünülüyordu. Daha sonra Hipokrat, Platon, ve Aristo gibi düşünürler bu hastalıklara doğal nedenlerin sebep olduğunu söylediler. Orta çağda anormal davranışların açıklanmasında tekrar doğa üstü güçlere dönülmüştür. Bu dönemde davranış bozukluklarının nedeni olarak şeytanın kişiyi ele geçirmesi gösterilmiş ve bu nedenle akıl hastaları yakalandıkları yerlerde diri diri yakılmıştır. Yeni çağda rönesans ve reform hareketlerinin etkisiyle insana özgü değerler ön plana çıkmıştır. Daha insancıl tedavi yöntemleri kullanılmaya başlanmıştır. Örneğin, İbn-i Sina'nın musikiyi, tedavi yöntemi olarak akıl hastalarında kullanması, türklerinde insancıl tedavi yöntemlerine başvurduklarının göstergesidir. Bugün artık ruh hastalıkları, herhangi bir bedensel hastalık gibi görülmekte ve geliştirilen tedavi yöntemleri ile günümüzde tedavi edilmektedir.


ANORMAL DAVRANIŞLARA ÇEŞİTLİ YAKLAŞIMLAR


1) Psikodinamik (Psikoanalitik) Yaklaşım

19. yüzyılın sonlarında Freud ve arkadaşları ruh hastalıklarının nedenlerinin psikolojik olduğunu savunmuşlardır. Freud ruh hastalıklarının psikolojik nedenlerini incelerken bilinç altını keşfetmiştir. Bu yaklaşıma göre normal dışı davranışların (davranış bozukluklarının) kaynağı bilinç altındaki çözüme ulaşmamış çelişkilerdir. Bu yaklaşımın ortaya attığı psikanalizde (konuşma yoluyla tedavi) amaç çatışmaların bilinç düzeyine çıkartılarak, bireye kaygı veren nedenleri ortadan kaldırmaktır.


2) Biyolojik Yaklaşım

Anormal davranışları beyin ve sinir sisteminin yapısal işlev bozukluklarıyla (fizyolojik nedenlerle) açıklamaya çalışır.


3) Varoluşçu Yaklaşım

Temsilcisi Tithchener (Tichener) dir. Bu yaklaşıma göre insan dünyaya atılmış belirsiz bir varlıktır. Kendi özgür seçimleriyle kendini var eder. Her açıdan özgür olan birey, duygu, düşünce ve davranışlarından da sorumludur. Eğer insan kendi varoluş biçimine (özüne) uygun olmayan davranışlarda bulunursa suçluluk duygusu içinde kalır. Bunlarda anormal davranışa yol açar.


4) Hümanistik (İnsancıl) Yaklaşım

En önemli temsilcisi Carl Rogers' tır. Bu yaklaşıma göre insan evrendeki en değerli varlıktır. Her insan ayrı bir dünyadır. Her insan dünyayı içinde bulunduğu duruma göre diğerlerinden farklı algılamaktadır. İnsancıl yaklaşıma göre, anormal davranışların kökeni savunma mekanizmalarına dayanır. Bu savunma süreçleri bireyin benliğine yönelen tehdit edici bir duruma yol açabilir. Bireyin yaşantıları arasında uyuşmazlığa yol açabilir. Buda anormal davranışlara yol açar.


ANORMAL DAVRANIŞIN NEDENLERİ

Anormal Davranışın nedenleri; Organik ve İşlevsel nedenler olmak üzere iki kısımda incelenmektedir.


a) Organik Nedenler: Mikroplar, tümör, iç salgı bezleri vb. beden yapısındaki bozulmalardır.


b) İşlevsel Nedenler: Psikolojik ve toplumsal kaynaklı nedenlerdir.



ANORMAL DAVRANIŞLARIN SINIFLANDIRILMASI

Anormal davranışlar ruh hastalığının ağırlık derecesine, gerçeklerle bağının zayıf olmasına veya tamamen kopmasına göre nevrotik ve psikotik bozukluklar olarak sınıflandırılabilir.


1) Nevrotik Bozukluk Tipleri (Nevroz, Psikonevroz)

Nevrotik bozukluklar hafif psikolojik bozukluklar olup, akıl hastanesinde sürekli bir tedavi gerektirmezler. Savunma mekanizmalarını çok fazla kullanırlar. Hasta olduklarının farkındadırlar. Toplum içinde yaşar, aile kurarlar. Nevrotik bozukluğu olan kişiye ''Nörotik'' denir. Temel nedeni, şiddetli ve sürekli kaygıdır. Bazı türleri şunlardır:

a) Nevrasteni: Sinirsel bir güçsüzlüktür. Temel belirtileri; yorgunluk ve güçsüzlüktür. Nevrasteni olan kişi, basit bir kararı vermekte dahi zorlanır.

b) Psikasteni: Ruhsal güçsüzlüktür. Temel belirtisi, irade güçsüzlüğüdür. İrade güçsüzlüğü nedeniyle bireyde bunaltı, obsesif kompülsif bozukluklar, fobi ve maniler görülür.

c) Bunaltı: Kişinin gerçekte varolmayan bir tehlike karşısında göstermiş olduğu tepkidir. Örneğin; evinde yangın çıktığını, bütün eşyalarının yandığını düşünen bir kadının bayılması.


2) Obsesif-Kompülsif Bozukluklar

Birey düşünmek istemediği şeyleri düşünmekten ve yapmak istemediği şeyleri yapmaktan kendini alıkoyamaz. Obsesyonlar (düşünce takıntısı) kişinin zihnini sürekli oyalayan, istenmeyen düşünce yada imgeler (hayaller)' dir. Örneğin, namaz kılan bir kişinin kötü olduğunu bildiği halde kafasından atamadığı fikirler.

Kompülsiyonlar (davranış takıntısı) ise; belirli edimleri (davranışları) yapmak için duyulan dayanılmaz şiddetli gereksinimlerdir. Örneğin, bir kişinin iki dakikada bir ellerini yıkaması, merdivenleri sayması.


Fobi: Mantık dışı korkudur. Herhangi bir durumdan, kişiden veya nesneden yıllarcasına korkmadır. Açık alan, kapalı alan, köpek, deniz, polis gibi birçok sayıda çeşidi bulunmaktadır.


Mani: Kişinin kötü olduğunu bildiği halde, bir hareketi yapma dürtüsüdür. Örneğin, kleptomanide kişi çalmadan yapamaz.


3) Somatoform Bozukluklar (Histeri Nevrozu)

Bedensel bozuklukları taklit eden psikolojik bozukluklardır. Birey sürekli bedeninin bir bölgesinin ağrıdığından yada çalışmadığından şikayet eder. Örneğin, hiçbir fiziksel eksikliği olmadığı halde kulağı duymayan Ayşe'nin durumu. Bunun nedeni, Ayşe'nin annesi ile yaptığı kavgalardır. Birdenbire kendisi bilerek yapmadığı halde kulağı duymamaktadır.

Histeri Nevrozu çeşitli şekillerde ortaya çıkabilir;

  • Histerik kişi nöbetler geçirir ve bayılır. Kendini boş bir yere bırakmaz. Çoğunlukla abartılı giyim ve davranışlarıyla dikkat çeker,

  • Duyu organlarında bozukluk, baş ağrıları, sırt ağrıları, tam körlük, gece veya gündüz körlüğü, bazı renkleri görememe (Psikolojik etkenin ortadan kalkmasıyla düzelir)

  • Bacak, kol vb. hareket organlarında felç biçiminde ortaya çıkabilir. Titreme, tik ses telleri felci gibi belirtiler sık gözlenir.

  • İç organsal belirtileri taklit eden bozukluklarda, apandisit krizleri, sıtma nöbetleri, tüberküloz belirtileri gibi iç organlarla ilgili hastalık belirtilerinin çok başarılı taklitlerine dayanır.

Nöbet şeklinde de (bayılma ve sara) görülebilir. Bayılma sırasında zarar vermeyecek biçimde ve uygun yerlere düşme gözlenir. Somatoform bozukluklar psikolojik kökenlidir.


4) Psikotik Bozukluklar (Psikoz)

Ağır psikolojik bozukluklar olup, akıl hastanesinde tedavi gerektirirler. Psikoz hastalarının gerçeklerle bağlantıları kopmuştur. Büyük bir çoğunluğu, kim olduğunun yada hastalığının ne olduğunun farkında değildir. Çoğunda hezeyanlar (saçma söz) görülür. Psikotik bozukluklar; Fonksiyonel ve Organik Psikozlar olarak ikiye ayrılır.


a) Fonksiyonel Psikozlar: Psikolojik kökenli olarak ortaya çıkan psikotik bozukluklardır. Başlıcaları; şizofreni, paranoya, mani-depresiftir.


Şizofreni: Kelime anlamı duyguda yarıklık-çatlaklıktır. Bireyin kişiliğinin kaybolması anlamında kullanılan bir terimdir. Bu kimseler, gerçekle bağlantısını tamamen kaybetmiştir. Kendi iç dünyasında yaşar. Dış dünya ve olaylara ilgisizdir. Konuşmaz ve bulunduğu pozisyonu uzun süre koruyabilir. Karşında yapılan bir mimiği ayna sadakati ile tekrarlar. Buna karşın ağzını açması istense, sıkı sıkıya kapar. Bunlar sakin durumda iken birden bire saldırgan davranış gösterebilir. Bu hastalar arasında kendi organlarını kesenlere, intihar edenlere rastlanabilmektedir.


Paranoya: Paranoyak kişi kuşkucu ve gururlu kişidir. Kendini önemli bir kişi gibi göstererek sürekli takip edildiğini, öldürülmek istendiğini düşünür. Bu nedenle çevresindeki herkesten kuşkulanır. Örneğin, Kendini Mit Müsteşarı zanneden kişi, öldürülmek istenmesini buna bağlar. Kendini Peygamber zannedenler vb. gibi örnekler çoğaltılabilir.


Mani-Depresif: Periyodik aralıklarla yinelenen mani ve depresyon (melankoli) nöbetlerinden oluşur. Mani halinde; kişi aşırı neşeli, çok konuşkan, yerli yersiz gülen, bağıran bir insandır. Uyuma miktarı az, utanma duygusu yitik ve saldırgandır.

Depresyon (melankoli) halinde; kişi çöküntü içerisindedir. Suçluluk duyguları içerisinde aşırı kaygılıdır, kendi içine dönmüştür, yaşam bir anlam ifade etmez. İntihar girişimleri görülür. Bir dönemden diğerine geçerken, arada normal dönem yaşar. Bu dönemlerde ilişkileri, yaşantısı, tepkileri normaldir.


b) Organik Psikozlar: Mikrop, alkol ve uyuşturucuların etkisiyle ortaya çıkarlar. etkilenen organ, beyin olduğu için ''Beyin Sendromları'' da denir. Başlıcaları, alkol, frengi ve yaşlılık psikozudur.

Alkol Psikozunda; fazla miktarda uzun yıllar alkol alan bireyde bellek yitimi, anlaşılmaz saldırgan davranışlar görülür.

Frengi Psikozunda; cinsel bir hastalık olan frengi mikrobunun yol açtığı konuşma güçlüğü, ufak-tefek yüz felçleri, akıl gücünün yitimi gibi bozulmalar görülür.

Yaşlılık Psikozunda; Yaşlılık nedeniyle ortaya çıkan organik (bedensel) çöküntünün psikolojik (ruhsal) çöküntüye yol açmasıyla ortaya çıkar. Hafıza kaybı, dış dünyaya ilginin azalması, aşırı duyarlı olma vb. belirtileri vardır.



ANORMAL DAVRANIŞLARIN TEDAVİSİ

Davranış bozukluklarının tedavisinde başlıca iki yöntem kullanılır; Biyo-Medikal Yöntem ve Psikoterapi Yöntem.


1) Biyo-Medikal Yöntem (Tıbbi Yöntemler)

Tıbbi tedavi ilaçla, ameliyatla veya elektrik şokuyla gerçekleştirilir.


a) Kemoterapi: İlaç tedavisidir. Daha çok nevrotik bozukluklarda kullanılır. Hastalığı tedavi etmez. Kişiyi rahatlatır, sakinleştirir.


b) Elektroşok: Kişinin beynine kısa süreli eletrik şoku verme biçiminde bir yöntemdir. Böylece beyninde çalışmayan mekanizmaların elektrik uyarımı sayesinde tekrar çalışacağı düşünülür. Çoğu zaman zararlıdır.


c) Psikoşirurji (Beyin Ameliyatı): Beynin davranış bozukluğu ile ilgili olan kısmının ameliyatla çıkarılmasıdır. Çoğu zaman zararlıdır.


2) Psikoterapi Yöntem (Ruhsal, Konuşma Yoluyla Tedavi)

Uyumsuzluklar ve ruhsal bozukluklarda konuşma yoluyla tedavi edilirler. Bunlar psikolojik tedavi yöntemleridir fakat en önemlisi psikanalizdir.


Psikanaliz: S. Freud tarafından bulunmuş psikolojik bir tedavi yöntemidir. Birkaç aydan birkaç yıla kadar devam eden psikanalizde psikolog, hastanın bilinç altına attığı ona kaygı veren anı, olay ve çatışmalaları ortaya çıkararak hastayı tedavi eder. Serbest çağrışım metodunu kullanır.


Varoluşçu Tedavi: Bu yaklaşımı savunan psikologlar kaygı ve mutsuzluk kaynağını yaşamın anlamının bulunamayışı ve varolmama (ölüm tehdidi) olduğunu ileri sürerler. Bu terapinin amacı hastayı olduğu gibi kabul etme, yaşamına anlam ve değer kazandırma şeklinde olur. Ölüm korkusunu yenmede ve bireyin gücünü, potansiyelini ortaya koymada yardım etmeye çalışır.


Davranışın Değiştirilmesi: Bu tedavide hastada varolan anormal davranış biçimlerinin ölçülmesi ve değiştirilmesi amaçlanır. Bu yaklaşımı savunan psikologlara göre akıl hastalıklarının nedeni, kişilik bozukluğu değil, yanlış öğrenmelerdir. Öğrenme ilkeleri kullanılarak (olumlu davranış pekiştirilerek) davranış değiştirilmeye çalışılır. Davranışçı yaklaşımın ileri sürdüğü bir yöntemdir.


Danışandan Hız Alan Tedavi: Terapist hastayı yalnızca sorunları üstünde konuşturmaya çalışır. Bu terapinin amacı, hastanın sorunlarını birlikte çözmektir. Psikolog hastayı yargılamaz, eleştirmez. Önce güvenini kazanarak duygularını özgürce anlatmasını sağlar. Böylece hasta bastırılmış duygularından rahatca söz edebilir duruma gelir. Hümanistik yaklaşım psikologları daha çok bu yolu tercih ederler.


KAYNAKLAR:


1- Tangör, A (1997). Psikoterapiler El Kitabı. Ege Psikiyatri Sürekli Yayınları: İstanbul


2- Hovardaoğlu, S (2000). Davranış Bilimleri Araştırma Teknikleri. Vega Yayınları: Ankara


3- Öztürk, O (1998). Psikanaliz ve Psikoterapi. Bilimsel Tıp Yayınevi (3.Baskı): Ankara


4- Çifter, İ (1990). Klinik Psikiyatri. Gazi Üniversitesi Basın Yayın Y.O: İstanbul












 
 
 

Yorumlar


  • Wix Facebook page
  • Wix Twitter page
  • Wix Google+ page

The Science & 

Mathematics University

© 2023 by Scientist Personal. Proudly created with Wix.com

  • Facebook Clean Grey
  • Twitter Clean Grey
  • LinkedIn Clean Grey
bottom of page